28 Temmuz 2011 Perşembe

2011 TATİL NOTLARI


       Küçük bi kasaba olsa. meyve ağaçları.. pencere önünde ve arkasında bi dinginlik... bi huzur... bisiklet sürebilsek araba çıkar mı kaldırım biter mi derdi olmadan.. Canlı öğeli doğa fotoğrafları çekebilsek bol bol insanların yanlış anlamalarını yanlış anlamadan.. Bol muhabbetler edebilsek kendi dilimizle doyasıya..  ve tabiiki her daim deniz kokusu...   Bu sene kısa bi tatil yapıp güneye antalya ya gittik isteklerimime aç olarak geri döndük ne yazıkk ki ve tabii ki..
     Ne gariptir insanın kendi ülkesinde kendini yabancı hissetmesi.. Türkiye topraklarınsa Türkçe konuşan birine rastlayınca sarılmak istemesi.. Ürünlerin ,fiatların, otellerin vesairenin yabancı turistlere göre düzenlenmesi... Ne acıdır Türkiye topraklarında ekmek yiyen türk vatandaşlarının sırf jest olsun diye dükkanlarının adını türünü rusça yazmalaıı..  Ne tuhaftır esnafın  yabancı turist dahi olsa insanları 3 ü 5 e satarak sömürmek istemesi...Para uğruna vicdanlar satılmış, misafirperverlikler satılmış, insanlıklar satılmış hatta topraklar satılmış.... Yazık çok yazık... Asla ırkçılk yapmıyorum ama ne yalan söyleyeyim Türkiye topraklarında kendimi yabancı hissetmem beni derinden rahatsız etti.




Geçen yıllardaki tecrübelerimize dayanarak suya girmekte tedirginlik yaşayacağını sandığım balığım hiç tereddüt etmeden suya atladı. Çok sevindik... Kolluklar yardımıyla da yüzme işini epey bir geliştirdi diyabilirim.
Öyle ki denizlere bile açıldı:) Denizden pek hoşlanmadı. Dalgalı olması suyun tuzlu olması önde gelen nedenlerden.
        İşte bir tatil sonrası notları. Aslında yazacak anlatacak çok şey var Ecrin ve tatile dair ama şimdilik bu kadar. Ha bir de yol boyunca araba da tıp oynadık:( Çeşitli taktiklerle beni alt etmeye çalışmadı değil hani. 'Anne konuştunnn!!!'     'Hayır konuşmadım'    'Ama şimdi konuştun Hih hih hiiih'    

19 Temmuz 2011 Salı

BİR DÖNEMiN ARDINDAKİLER

        Ecrin okula gitsin mi gitmesin mi, okuldan alsam mı devam mı etse , acaba doğru mu yaptım  gibi sorularla dolu bir dönem acsıyla ,tatlısıyla, keşkesiyle ve iyikileriyle sona erdi...


      Bu dönemin ardından  biraz bozulmuş bir Türkçe, biraz uysalllaşmıış bir çocuk, daha kolay ve hızlı uyum sağlayan daha paylaşımcı daha insan haklarına saygılı örneğin sıra bekleyen, daha durgun , daha mutlu, daha yorgun, daha abla, daha kardeş, daha seri sayan , daha gelişmiş kaslı, daha tamamcı, daha söz dinler mücadele etmez , daha artmış argo kelime hazineli, daha kavgacı bir çocuk arta kalan..    Birde bir avuç anı..... bir takım arkadaşlar, iyi, kötü veliler öğretmenler, düşünceler, evhamlar, vesveseler, vesaireler vesaireler....

     Hepsini geride bıraktık.. Kazanılan kötü davranışları unutturma iyileri geliştirme umuduyla... Yeni okul dönemine dair umutlarımız , arzularımız var kendimizce...  Birde kaygılarımız...

     Tuhaf ama bunun hiç bitmeyeceği, Ömür boyu Ecrin için bu duygu ve düşüncelere sahip olcağım fikri içimi rahatlatıyor... Bunun anneliğin bir gerekçesi, özü, belkide özeti olması,bu  durumu yokuştan düzlüğe çıkarıyor... İçime su seriyor adeta.

      Karnesini aldığı gün anne karneler günün kutlu olsun karneler günün kutlu olsun anne cümlelerini bağlaç gibi kullandı bi süre. Karneden ziyade bir gelişim raporu... Önemli bulduğum notlar şunlar: Aşırı hareketli oyunlara ilgisinin fazla olması, hareketli oyunlar sevmesi, erkek arkadaşlarını oynamayı sevmesi, yiyeceklerin vücuda olan yararlarını dile getirir fakat hoşlanmadığı için yemez, sınıfın en kuralcısıdır, ressam olmak istiyor, kas gelişimi mükemmeldir, yerinde duramaz, arkdaşlarına oranla daha fazla hayal kurmaktadır.   Bir çok şey yazıyor tabi ama diğerleri yaşı gereği hemen hemen tüm çocuklarda görülebelicek temel özellikler...




    

       Bu çoraptan yaptığımız at da evde yapılması gereken oyuncak projesi için... Fikir şu an adresi hatırlayamadığım bir internet sitesinden ... Emek kızım ve bana ait... Ecrin yelelerindeki ipleri kesti bağladı, gözleri yapıştırdı, çorabın içini doldurdu arada bir de kendince mantıklı bence komik ama yaratıcılık ürünü fikirler de verdi..


                                                   
 

    Bu da babasının tasarladığı Ecrin in yapım aşamasında yardımcı olduğu fotoğraflı puzzle çalışması. Yine oyuncak projesi için ... 2 cm karelik küp şeklindeki tahtaları çeşitli şekillerde yapıştırdılar. Üzerine arkası yapışkan kağıda bastırılan fotografı yapıştıpıp  kestiler harika bir puzzle oluştu.





 


Bunlar da okuldaki çalışmalarından bazıları .. Çalışmalarda Ecrin in payı ne kadar bilmiyoruz. Ecrin in dediler 'tamam' dedik kabul dedik, sevindik :)   Ecrin 'in payı az da olsa Ecrin adına yapılan her şey güzel, her şey anlamlı ve anı adayı..

 
Seneye bazı neden ve mecburiyetlerden dolayı yine aynı anaokuluna gidecek. Çok mu mutluyum ya da huzurluyum ,hayır.  Ha başka yer olsa daha mı mutlu , içim rahat olacak ona da hayır. Annelik zor ... Doğru karar, yanlış karar bunu kendi kendime tartışmama kararı aldım. Çünkü yeri geliyor EcrinYaren 'in annesi olduğum halde ,Ecrin Yaren 'e karşı kendi kendimi eleştirdiğim yanlış yaptığımı düşünüp düzeltmeye çalıştığım hal ve hareketlerim düşüncelerim oluyor. Kaldı ki yabancı bi yer yabancı insanlar felan... Artık bundan sonrası  umut , temenni ve dua ...