7 Aralık 2011 Çarşamba

ECRİN YAREN 4 YAŞINDA

Minik kuşum 4 yaşında koskoca 4 yıl ne kadar da çsbuk geçmiş.dolu dolu güzel anılarla bezenmiş 4 güzel yıl. Hayatımın en anlamlı 4 yılı.      

Ecrin tam 1 yıldır bu günü bekliyordu. Geçen sene 7 aralık itibari ile yeni doğum günüm ne zaman diye sormaya başlamıştı bile. Son bir hafta heycanı arttı da attı. Hediye siparişleri verdi, doğum gününe hangi kıyafetlerle gelineceğini söyledi:)) 

Mumlar üflendi. Tabi  hediye zamanı geldi. Onuda belirtmekten geri kalmadı. Mumları üfleyip 'Hediyeleri verebilirsiniz' dedi:))

 Hediyeleri itinayla açtı. Giyecek hediyeleri pek hoşuna gitmese de 'Hepinizin hediyesi çok güzel ' demeyide ihmal etmedi ince kuzum..   Onun için önemli olan paketin içinden ne çıkacağı heycanını yaşamak. Büyük merakla paketleri açtı tabi bu arada da kim hediye vermedinin çetelesini de tuttu. Anane sen verdin mi teyze senin hediyen nerde dedelerim bişey almamış mı:)))
    Es kaza biri hediyesiz gelse rezillik diz boyu:))



Bu yıl mum defalarca mum üflemedi. Arkadaşlarıyla birlikte pastayı tırtıkladı, parmakladı.  Her şey bi tarafa çok ama çok eğlendi. En kötü günün böyle olsun bebeğim, Sana içi huzur mutluluk dolu yıllar diliyorum. Hep böyle sevdiklerinle birlikte mutlu her biri bir öncekinden güzel yıllar diliyorum. Ve doğum gününde bizi yalnız bırakmıyan sevdiklerimize kucak dolusu minnetler sevgiler sunuyorum. İyiki varsınız:) Bize şartlardan katılamayan sevdiklerimizide çok seviyoruz sizde iyiki varsınız:)

22 Ekim 2011 Cumartesi

SOKAK MALZEMESİ

  Geçenlerde Ecrin Yaren in okulunun bir çalışması için 'Uzaylı bir kukla' tasarladık.  Kukla diyince aklıma parmak kuklası ya da el kuklası geldiği için tercihimizi el kuklasından yana kullandık. Çorabı kuklaya çevirmek bir siteden alıntı. süslemeler fikirler bizim malzemelerin büyük bir kısmı biricik dostum Nurşen in.





Bunlarda Ecrin Yaren in diğer kuklaları . Bayılıyor kuklalarla oynamaya. İki tanesini ellerine takıyor birer tanede ayaklarına . Toplam dört kuklayı konuşturuyor oynatıyor. Tabi benim el ve ayaklarımda nasibini alıyor kuklalardan.

    
         Beğenilen kukla AB projeleri kapsamında İtalya ya gönderilecekmiş. Diğer kuklaları görmeden başka kuklaların şansı oladığını düşünürken , kuklaları görünce bizim kuklanın şansı olmadığını anladım:)) Çok enteresan güzel tasarımlar yapılmış Açıkcası yapılan çalışmalara tam olarak kukla denilemez ama çok hoş çalışmalar... KUKLA denilmesi fikirlerimizi birazcık daralttı sınrladı tabi. Diğer kuklaları görünce kuklamız adına üzüldüm ama kızım adına sevindim. Kukla temamızın ana düşüncesi: Demekki kızımın okulunda , çevresinde çocukları için kafa patlatan emek veren anne ve babalar var...

       Gelelim SONBAHAR a.  Pek sevilmez sonbahar insanlara hüzün verir. Ama bana değil. Kışı sevmem ama sonbaharı çok severim. Yaprak kokusu, mükemmel sarı manzaralar, yürürken kuru yaprakların çıkardığı hışırtılı sesler, yazdan kalma bir güneş soğuğa çalan esintiler....   Keşke yakın çevremizde sonbahırın harika manzaralarına doyabileceğimiz,  SONbahar günlerine doyabileceğimiz alanlar olsaydı:((  Çok küçük dar alanların tadını çıkarmaya çalışıyoruz işte kendimice...


              Bu çalışmayı Bilim ve teknik çocuk dergisinden yaralanarak yaptık.Çok eğlendi ama çabuk sıkıldı, her zaman ki gibi..




Bu fotoğraflardan hangisini ekliyeceğime karar veremeyince ikisini de ekledim.  Ecrin elindeki bir çam ağacının diken yaprağı. Sararmış dökülmüşler. O gün 'şu savanları (saman) koymayalım demesi acaip hoşuma gitti. Bikaç gün sonra çam ağacının altını göstererek sordum Ecrin bunlar ne? Önce düşündü. Kendince koyduğu isim aklına gelmedi . Neydi bunlar? 
-  Iııııı sokak malzemesi :)))

2 Ekim 2011 Pazar

BU HAFTA NE Mİ YAPTIK?

     Geçtiğimiz hafta Ecrin Yaren için dolu geçen bir haftaydı. Kendi adıma birlikte zaman geçirebildiğimize sevindiğim bir haftaydı. Okul bu sene nasıl olur, öğretmenini sever mi, yeni arkadaşlarına alışır mı sorularının hepsinin cevabını öğrenmenin huzuru içerisindeyim. Bu sene şimdiki görünen sorunumuz yeni başlayan çocukların çıkardığı sorunlara Ecrin in ayak uydurması... Örneğin geçen sene okulun kapısından bıraktığımız Ecrin i bu sene sınıfın kapısına kadar götürüyoruz.

   
             Hafta içi ecrinle şekli güzel, tadı kötü kurabiyeler yaptık. Acaip eğlendi. bende onun eğlenmesine bakıp eğlendim. Kurabiyelerin büyük bir kısmının şeklinin Ecrin Yaren verdi. Hatta şu sarmallarıda o yaptı, nasıl yaptı bilmiyorum.

 Bu da kum boyama çalışmamız. Resmin heryerine siyah çizgilere kadar kum yapıştırdık. Çok eğlenceli bir çalışma. yapışkan zemin de işimizi çok basitleştirmedi değil hani. Keşke kum renkleri biraz daha koyu olsaydı böylelikle daha canlı olurdu bay palyaçomuz.

Bu arada harıl harıl para biriktiriyor. Her gün kumbarasını yıkıyor ve paralarını itinayla kumbarasına atıyor. Ona baktıkça çocukluğumun çizgi filmi VARYEMEZ i hatırlıyorum, gülüyorum.

16 Eylül 2011 Cuma

İFADE OYUNU


Bugün Ecrin Yaren ile bugün düşünüp keşfettiğim farklı bir oyun oynadık. Kartona çeşitli yüz ifadeleri çizdik . Sanırım ifadelerde Ecrin in parmağı olduğu anlaşılıyordur:)  Sonra birimiz kartların ön yüzünü diğerine göstermeden bir kart seçtirdik. Kartı seçen kişi karttaki ifadeyi karşısındakinde oluşturabilmek için uğraştı. Örneğin gülen yüzü seçtiyse karşıdakini güldürdü, ya da şaşkın ifadeyle şaşırttı. Acaip eğlendik. Ecrin yaren in kart seçip karttaki ifadeyi yüzümde oluşturma çabası görülmeye değerdi. Oyunu anlar mı felan diye düşünürken bi baktım benden daha başarılı:)  Oyun nasıl mı bitti? Seçme sırası bendeydi. Görmeden kızgın ı seçtim . Ecrin i kızdırmak için 'Ben daha oynamıyorum, sıkıldım' dedim. Tabi Ecrin bunun bir oyun olduğunu unuttu küstü ve gitti:))  
İlerleyen dakikalarda 'kızım  bi kez daha oynayalım mı 'dedim.  
-Tamam ama söz ver kızgın ya da üzgün ü seçmeyeceksin .
Başladık tekrar oynamaya....


14 Eylül 2011 Çarşamba

ECRİN YAREN GEMEREK TE





       Ne zamandır mutfaktaki çay kokusundan nedendir bilmem çocukluğum yaz tatillerine gidiyordum. Sivas ın ilçesi Gemerek te ki telaşlı sabahlara , kahvaltılara...   Çocukken Gemerek e gittiğimiz zamanlar hep o kokuyla uyanırdım. Çay kokusu sandığım koku büyüyünce anladım ki çay kokusu değil, ama demliğin kokusu mu yoksa ocağın kokusu mu hala muallaktayım... Beni bir çalar saat edasıyla uyandıran bu kokuya birde rahmetli anneannemin yaptığı tandır ekmekleri eklenirdi... sabahın erken saatlerinde kalkıp yapılan ekmekler peynirliler eve taşınmak üzere bizi tandırda beklerlerdi. Bizde daha pijamalarımızı çıkarmadan ellerimiz yana yana ekmekleri eve taşıyıp bi güzel sererdik. Sonra domatesinden peynirine ev mamülü kalabalık bir aile kahvaltısı taçlandırırdı günümüzü..  Kümeste bahçede yumurta aramalarımız, bahçeden çilek yaprakları arasında olgunlaşmış çilek bulma çabalarımız, ağaçları sulamalarımız.... Ne güzel günlerdi... Bunları düşündükçe kendi çapımız dahilinde Kızıma sağladığımızı  sandımız imkanlar gözümde küçüldükçe küçülüyor. Dışarıdan bi çok insanın şanslı diye düşüneceği kızıma 'zavallı' diyorum. sanal bir dünya da yaşıyor. Bahçesiz çiçeksiz meyvesiz börsüz böceksiz.. Geçen gün annemler Gerek e gidince bizde Ecrin için iyi olur düşüncesiyle arkalarından gittik. Çokta iyi oldu. Doyasıya oynadı elektiriğnğ boşalttı. Zaman çok kısaydı ama hiçten uzundu. 
      Her evin bir kokusu olur ya anneannem ve dedeminde evlerinin bir kokusu olurdu. Özlediğim o kokuyu solurum diye gittiğim evde o kokuyu soluyamadım. Sanırım anneannem ve dedem evden dünya dan çıkarken o çok sevdiğim kokuyuda beraberlerinde götürmüşler... Üzüldüm...
       Fotoğraf makinesini götürmeyi unuttuğum için kendime çoook kızıyrum .Neyseki telefonum vardı.








28 Temmuz 2011 Perşembe

2011 TATİL NOTLARI


       Küçük bi kasaba olsa. meyve ağaçları.. pencere önünde ve arkasında bi dinginlik... bi huzur... bisiklet sürebilsek araba çıkar mı kaldırım biter mi derdi olmadan.. Canlı öğeli doğa fotoğrafları çekebilsek bol bol insanların yanlış anlamalarını yanlış anlamadan.. Bol muhabbetler edebilsek kendi dilimizle doyasıya..  ve tabiiki her daim deniz kokusu...   Bu sene kısa bi tatil yapıp güneye antalya ya gittik isteklerimime aç olarak geri döndük ne yazıkk ki ve tabii ki..
     Ne gariptir insanın kendi ülkesinde kendini yabancı hissetmesi.. Türkiye topraklarınsa Türkçe konuşan birine rastlayınca sarılmak istemesi.. Ürünlerin ,fiatların, otellerin vesairenin yabancı turistlere göre düzenlenmesi... Ne acıdır Türkiye topraklarında ekmek yiyen türk vatandaşlarının sırf jest olsun diye dükkanlarının adını türünü rusça yazmalaıı..  Ne tuhaftır esnafın  yabancı turist dahi olsa insanları 3 ü 5 e satarak sömürmek istemesi...Para uğruna vicdanlar satılmış, misafirperverlikler satılmış, insanlıklar satılmış hatta topraklar satılmış.... Yazık çok yazık... Asla ırkçılk yapmıyorum ama ne yalan söyleyeyim Türkiye topraklarında kendimi yabancı hissetmem beni derinden rahatsız etti.




Geçen yıllardaki tecrübelerimize dayanarak suya girmekte tedirginlik yaşayacağını sandığım balığım hiç tereddüt etmeden suya atladı. Çok sevindik... Kolluklar yardımıyla da yüzme işini epey bir geliştirdi diyabilirim.
Öyle ki denizlere bile açıldı:) Denizden pek hoşlanmadı. Dalgalı olması suyun tuzlu olması önde gelen nedenlerden.
        İşte bir tatil sonrası notları. Aslında yazacak anlatacak çok şey var Ecrin ve tatile dair ama şimdilik bu kadar. Ha bir de yol boyunca araba da tıp oynadık:( Çeşitli taktiklerle beni alt etmeye çalışmadı değil hani. 'Anne konuştunnn!!!'     'Hayır konuşmadım'    'Ama şimdi konuştun Hih hih hiiih'    

19 Temmuz 2011 Salı

BİR DÖNEMiN ARDINDAKİLER

        Ecrin okula gitsin mi gitmesin mi, okuldan alsam mı devam mı etse , acaba doğru mu yaptım  gibi sorularla dolu bir dönem acsıyla ,tatlısıyla, keşkesiyle ve iyikileriyle sona erdi...


      Bu dönemin ardından  biraz bozulmuş bir Türkçe, biraz uysalllaşmıış bir çocuk, daha kolay ve hızlı uyum sağlayan daha paylaşımcı daha insan haklarına saygılı örneğin sıra bekleyen, daha durgun , daha mutlu, daha yorgun, daha abla, daha kardeş, daha seri sayan , daha gelişmiş kaslı, daha tamamcı, daha söz dinler mücadele etmez , daha artmış argo kelime hazineli, daha kavgacı bir çocuk arta kalan..    Birde bir avuç anı..... bir takım arkadaşlar, iyi, kötü veliler öğretmenler, düşünceler, evhamlar, vesveseler, vesaireler vesaireler....

     Hepsini geride bıraktık.. Kazanılan kötü davranışları unutturma iyileri geliştirme umuduyla... Yeni okul dönemine dair umutlarımız , arzularımız var kendimizce...  Birde kaygılarımız...

     Tuhaf ama bunun hiç bitmeyeceği, Ömür boyu Ecrin için bu duygu ve düşüncelere sahip olcağım fikri içimi rahatlatıyor... Bunun anneliğin bir gerekçesi, özü, belkide özeti olması,bu  durumu yokuştan düzlüğe çıkarıyor... İçime su seriyor adeta.

      Karnesini aldığı gün anne karneler günün kutlu olsun karneler günün kutlu olsun anne cümlelerini bağlaç gibi kullandı bi süre. Karneden ziyade bir gelişim raporu... Önemli bulduğum notlar şunlar: Aşırı hareketli oyunlara ilgisinin fazla olması, hareketli oyunlar sevmesi, erkek arkadaşlarını oynamayı sevmesi, yiyeceklerin vücuda olan yararlarını dile getirir fakat hoşlanmadığı için yemez, sınıfın en kuralcısıdır, ressam olmak istiyor, kas gelişimi mükemmeldir, yerinde duramaz, arkdaşlarına oranla daha fazla hayal kurmaktadır.   Bir çok şey yazıyor tabi ama diğerleri yaşı gereği hemen hemen tüm çocuklarda görülebelicek temel özellikler...




    

       Bu çoraptan yaptığımız at da evde yapılması gereken oyuncak projesi için... Fikir şu an adresi hatırlayamadığım bir internet sitesinden ... Emek kızım ve bana ait... Ecrin yelelerindeki ipleri kesti bağladı, gözleri yapıştırdı, çorabın içini doldurdu arada bir de kendince mantıklı bence komik ama yaratıcılık ürünü fikirler de verdi..


                                                   
 

    Bu da babasının tasarladığı Ecrin in yapım aşamasında yardımcı olduğu fotoğraflı puzzle çalışması. Yine oyuncak projesi için ... 2 cm karelik küp şeklindeki tahtaları çeşitli şekillerde yapıştırdılar. Üzerine arkası yapışkan kağıda bastırılan fotografı yapıştıpıp  kestiler harika bir puzzle oluştu.





 


Bunlar da okuldaki çalışmalarından bazıları .. Çalışmalarda Ecrin in payı ne kadar bilmiyoruz. Ecrin in dediler 'tamam' dedik kabul dedik, sevindik :)   Ecrin 'in payı az da olsa Ecrin adına yapılan her şey güzel, her şey anlamlı ve anı adayı..

 
Seneye bazı neden ve mecburiyetlerden dolayı yine aynı anaokuluna gidecek. Çok mu mutluyum ya da huzurluyum ,hayır.  Ha başka yer olsa daha mı mutlu , içim rahat olacak ona da hayır. Annelik zor ... Doğru karar, yanlış karar bunu kendi kendime tartışmama kararı aldım. Çünkü yeri geliyor EcrinYaren 'in annesi olduğum halde ,Ecrin Yaren 'e karşı kendi kendimi eleştirdiğim yanlış yaptığımı düşünüp düzeltmeye çalıştığım hal ve hareketlerim düşüncelerim oluyor. Kaldı ki yabancı bi yer yabancı insanlar felan... Artık bundan sonrası  umut , temenni ve dua ...

19 Haziran 2011 Pazar

BABALAR GÜNÜ

             İnsanın kendine güvenini doruk noktasına ulaştırandır baba... Anne sevgisinden keskin çizgilerle ayrılmış farklı bir boyuttur baba sevgisi... Anne karnında babanın konuşmasıyla bebeğin kendine güven duygusunu geliştiren artıran bir güç baba.... Benim, Yavrumun ve eşimin babası ile yaşadığımız bir babalar günü dolayısıyla bizi şanslı görüyor , şükrediyor ve günün sözüne geliyorum...

 - Anne bugün babalar günü ya bütün babalar mum mu üfleyecek?
- :))))

Nice babalı babalar günü diliyorum meleğim sana, bana, herkese......

   Babalar günü hediyenin fotoğrafını henüz çekmediğim için daha sonra ekleyeceğim...

2 Haziran 2011 Perşembe

         GÜNÜN SÖZÜ....

     Yemek yerken bi an dalmışım taki Ecrin in sorusunu duyana kadar.
_ Anne neden ÜZÜK (üzgün)  görünüyorsun?
_       :))))))




     GÜNÜN DUASI....

  _  Kızım bugün kandil, bugün Allah tan bişeyler isteyerek dua edelim mi? 
  _   Allah'ım bana ev oyuncağı ver.
  _   Birde başkaları için dua edelim mesela hastalar için.
  _   ALLAH HASTALARA DOKTOR OL , SAĞLIKLILARA DA GÜVEN.
  _      :))))  Amin:))

YIL SONU GÖSTERİSİ

   

Güzeller güzeli bir kara kedi ...
Tüyleri simsiyah bir küçük kedi..
Bir sağa bir sola
Hoplar havada
Hiç yerinde duramaz
Miyav miyav seni yaramaz kedi
Miyav miyav yaramaz kedi

Kalabalığı görünce ben Ecrin adına heyecanlandım. Ama Ecrin çok rahattı gerçi birazcık hareketlerini kontrol altına almış gibi görünüyordu miniciğim. Ben o kadar heyecanlanmışım ki kızımı alkışlayamadım, donup kaldım... Ne garip şey şu annelik... Ne yüce bir duygu.. Aslında tarifsizlik.. Dünya da kesinlikle yaşanması gereken tecrübelerden biri..


14 Mayıs 2011 Cumartesi

BALONCUK EKİBİ

          Sabah kahvaltı hazırlıyorum. Ecrin Yaren yanımda. Bi sandalye çekmiş musluk başına bişeylerle uğraşıyor. Bi baktım elinde bi cezve bi çay kaşığı, bi sıvı sabunluk ve bir miktar su.
             - Tamam, dedi  Baloncuk ekibi hazır.
             Anlayamadım sordum ne hazır? 
            - Baloncuk ekibi anneee baloncuk yapacağız şimdi:)) 
   Sonra yaklaşık bir saat Ecrin ve ve baloncuk ekibi  : ))  birlikte zaman geçirdiler.


           Ne kadar büyüdüğünü zamanın ne çabuk ilerlediğini fark ettim o an. O kadar çabuk büyüyor gelişiyorsun ki sana yetişemiyorum artık. Neleri bildiğini bile takip edemiyorum. Hızla gelişen , bir kelime hazinen var. Bu görünen kısmı. Duyguların , düşüncelerin kim bilir ne alemde. Süprizlerle dolusun. Her an beni şaşırtıyor vereceğin tepkileri, sarfedeceğin sözleri tahmin bile edemiyorum. Önceleri adım adım ilerliyordun hert adımını takip edebiliyordum Şimdi koşuyorsun benden çok daha fazla bir hızla hemde. Bi arkadaşımdan duymuştum. Çam ağacı ekildiği zaman 3- 5 yıl kökleri büyürmüş Sonra toprağın üzerinden büyümeye başlarmış. Bende seni çam ağacına benzettim. Yavaş yavaş büyüyor gelişiyor gibi duruyordun meğer gözle görülmeyen yerlerin büyüyüp gelişiyormuş şaşırmam bu yüzden galiba.

            Geçenlerde 1. sınıfların 'okuma bayramı' programında bi sürü seyircinin karşısında sahneye fırlayıp dans etti. Sahnede kendince şarkılar söyledi. Özgüvenine hayran oldum . Ama bugün arkadaşlara gittik. biraz çekingen davrandı . Neye göre değişen bi ruh hali var anlıyamıyorum. Nerde ne tepki verir ne yapar ne yapmaz tahminde bile bulunamıyorum. Belli hareketlerine göre tepkilerini yordayamıyorum. Herkes mi böyle yoksa benim kızımı daha iyi tanıyabilmem için onunla daha fazla vakit geçirmem gerek bilmiyorum((

11 Mayıs 2011 Çarşamba

anneler günü anı adayları

     Bu anne olarak geçirdiğim 4. anneler günüm.. Ama anlamlı olan , aldığım hediyede evlat sıcaklığı, kokusu, EMEĞİ, olan ilk anneler günüm..
     Anneler günü öncesi Ecrin Yaren in okulda benim için bişeyler yapacağını tahmin ediyordum hatta emindim. Sordum bi kaç kere 'Bana ne yaptın' diye. Aldığım cevaplar büyüdüğünün hatta yaşından daha da olgun olduğunun cevabıydı aslında.  'Anneler gününü bekle anne pazar günü vereceğim.:)) '  Benim dışımda bikaç kişiye bahsetmiş hediyeden ama bana renk vermedi. Açıkcası istediğim cevapta buydu..
  Anneler günü sabahı geldin yanıma yanağıma bir öpücük kondurup 'Anneciğim anneler günün kutlu olsun ' dedin ve hediyelerimi verdin. Canım benim.... Buram buram sevgi ve emek kokan hediyeleri.....  O an anne olmanın verdiği haklı gururu , mutluluğu yaşattın bana..
   
         Bu kartı kendi yapmış . Kendi kesmiş, Kendi yapıştırmış, pullarla kendi süslemiş...  Tabi benim elime ulaşana kadar pulların bazıları çıkmış, olsun..




Fikir öğretmeninden... Bu da küçük bi yardımı....  Kendi el yazınla , kendi hissetdiklerini yazacağın günü dört gözle bekliyorum bebeğim....


   Bu da kendi elleri ile dizdiği bilekliğim.... Canım benim kuralsız çalışmışsın... çok özgün olmuş:)) Kokladıkça ellerin kokuyor sanki.. Bakıp düşünüyorum , dizerkenki halini  hayal ediyorum. Kokluyorum, kokluyorum, kokluyorum...






Bu da küçük mücevher  kutum... İçinde de inci küpeler....








Sabah kalktım , güzel hediyelerimi aldım, yatakta uzun süre oynadık. 20 saniyede bir anne güzel dimi anne çok güzel dimi diye kaç kere sordum inan sayamadım:)

Tabi acı gerçekler.. Toplanmayı bekleyen bir çocuk odası... Ben Ecrin in odasını toplarken Ecrin yanıma geldi. 'Kızım bugün anneler günü ve ben senin odanı topluyorum birazcık yardım etsen anneler gününde anneler yorulmamalı' diye sorunca  aldığım cevap tam Ecrinlikti. 'Anne yarın anneler günü değil yarın toplarsın..:)'
Sonra bi baktım yerleri silmek için hazırladığım suyla oynuyor suda ellerini yıkıyor.
- Kızım napıyosun ?
-Ellerimi yıkıyorum anne.
-Ama su kirli.
-Olsun anne zaten benim ellerim de kirli.

Sonra bi baktım yerleri siliyor yani ıslatıyor
-Kızım napıyorsun?
- Bugün anneler günü anneler iş yapmaz çocuklar annelerine yardım eder.....



Bilmiyorum senle napacağız biz:)))