24 Aralık 2010 Cuma

Ecrin 3 yaşını da bitirdin. Durulur mu asiliği törpilenir mi insanlara karşı tavrı yumuşar mı 'üç yaş umutlarım' suya düştü.:(  Gerçi daha karar vermiş değilim bütün bu özellikler iyi mi kötü mü... Bazen kendine olan güvenin benim sana olan güvenimi artırırken insanlara karşı sert tavrın en azından tanımadıklarına karşı olanı biraz da mutlu ediyor diyebilirim. Çünkü dünya çok kötü güvensiz bir yer.
   Kendimi yetersiz hissediyorum çoğu zaman. Ne doğru ne yanlış nasıl davranmalıyım bilemiyorum . . Bütün bu soruların cevabını sen büyüynce alacacağım.Doğuştan gelen olguların kişisel özelliklern olmasaydı ve kişiliğin bir oyun hamuru olsaydı dahi nasıl bir şekil vermem gerektiğini bilemezdim heralde. Her durum karşısında bozar tekar yapardım İleride sana bakıp kişiliğinde insanlığında sağlığında her şeyinde en azından benim payım olan etkenler için keşkelerimden çok iyikilerim olmasını diliyorum hep. Ve bunu seninle gurur duyabilmek için istemiyorum. Çünkü bana gurur verecek şeyler seni mutsuz edebilir. Sen sana yet hep dimdik kal güçlüklere boyun eğme önünde kimseyi eğdirme yeter.. Senin başarını sahiplenmiyeceğim senin yaptıkların adına kendimle gurur duymayacağım meleğim . Senin mutluluğunla mutlu olurum o kadar. Sen benim oyuncak bebeğim yarış atım değilsin. iyisiyle kötüsüyle bu hayat senin.  Dileğim masumiyetini saflığını insani güzelliklerini koruyarak eksiltmeden büyümen. Bi yerde kendine ve çevrendekilere güzelliklerinle yetebilmen.

           Bugün komşumuzun biri 'Ne olacak bu Ecrin in hali 'dedi. Şaka yapıyo diye düşünürken Niye böyle oldu 'diye düşüncesinin ciddiliğini netleştirdi. alışılagelmiş çocuk hal ve hareketlerinden farklı olan davranışların beni, endişelendirmeli mi acaba diye düşündüm o an. Şuan düşüncem net. Bireysel farklılıklar hayatımızı zenginleştirir güzelleştirir renkli kılar. Seni  toplumun alıştığı belki görmek istediği çocuk değilsin.Sen EEcrinsin başka bir kişilik. Sen bir renksin hem de benim en sevdiğim renk.

            Yeter bu kadar duygusallık birazda sana ne yaptığımızı hatırlatayım bilmem bunları okurken hatırlayacak mısın:)
           Bir wc kağıdının rulosundan kuş yapmaya karar verdik. Önce gözler sonra gagayı yapıştırdık ama yaptığımız şeyin kuşla yakından uzaktan alakası yoktu.

Gözleri oynasın diye tablet ilaçları kullandık. İçine boncuk koyduk ama sen yapıştırıcıyı abartınca oracıkta yapışıp kaldılar:) Nereye bakıyor bu adam?

                                                                          Saç yapmamızı istedin iplerden saç yaptık birlikte. 'Aaaa bu yaşlı bir nine oldu anneee' deyince rotamızı belielemiş oldun.Kuş diye yola çıktık ama binbir surat yaparak devam ettik.
.
Küçük dokunuşlarla büyük yaşlar yaptık.

15 Aralık 2010 Çarşamba

BUGÜN DE BUNLARI YAPTIK

uzun zamandır ecrin le kitaplarla etkinlik yapmanın dışında bişey yapmıyorduk. bugün çok önceden düşündüğüm iki şeyi yaptık Ecrin ile. Birincisi örüntü.Basit bir örüntü yaptık boncuklarla. Ben örüntünün kuralını belirledim Ecrinde kurala göre boncukları dizdi. Boncukları kolay dizebilmesi için kalın bir ipe ihtiyaç duyduğumdan bi eşfmanımın ipini çıkardım Ecrin ipi görünce anne Neden ipten kemerini çıkardın demeyide ihmal etmedi. Hiç bişey kaçmıyor bu çocuklardan.



İpten sıkılmasın diye bu seferde kuralı değiştirerek ince çubuklara dizdi boncukları. Bu şekilde hem dikkatini hem de hafızasını geliştirdiğini düşünüyorum. Zaten boncuk dizmek Ecrin in en sevdiği şeydir. 'Farkettirmeden öğretmek' diyorum ben buna. 

Boncuklardan sonra ecrin in bultak oyuncağını kalıp olarak kullanarak çizdiği geometrik şekilleri boyadık ve kestik. Örüntüye bu şekilde devam ettik Yine ben kuralı koydum Ecrin de kurala göre dizdi kağıtları . Gayette başarılıydı. Sıkmamak için daha karışık dizilimleri sonraya saklıyorm.


Örüntü etkinliğimiz bitti. Ecrin in elektronik kurmalı oyuncağı çok fazla. Ben ne kadar almamaya çalışsam da bi şekilde giriyor evin içine. Elektronik oyuncaklar herşeyi sunuyor çocuğun önüne. Düşünme yeteneğini , yaratıcılığını öldürüyor. Neden sonuç ilişkileri, nasıllar elektrik devresinin arasına gizleniyor adeta. Fark edecek, düşünecek bağdaşım kuracak fırsat bırakmıyor çocuğa.
Aslında ev ve evdeki ev aletleri bile  birer oyuncak . Hatta çok eğitici ve eğlendirici birer oyuncak. Yeterki kocaman bedenlerinde küçücük yürekleri taşıyacak oyun arkadaşı anne babalar olsun .

İkinci olarak kağıt üzerinde Ecrin in bir türlü beceremediği labirent yaptık. Aslınde babası yaptı .

Legolarıyla oluşturduğumuz labirente bir hevesle girdi. İlk önce kurallara uymadı. Yolların üzerinden felan atlamaya çalıştı. Ama ikinci turda olayı kaptı. Büyük bir keyifle yürüdü.
Genelde teorikte bildiklerimizi pratiğe dökemeyiz. Ecrin pratikte olayı anladı ama bakalım teoriğe dökebilecek mi? Bunu dergilerinde ki labirentlerde göstereceği perforformansından anlıyacağız:) 

8 Aralık 2010 Çarşamba

ECRİN 3 YAŞINDA

     6 Aralık 2007 de başlayan yolculuğumuzun 3. durağındayız. Bebeğimin doğum günü. dolu dolu geçen koca 3 yıl. Yeni bir yaşa başlarken bir yaş daha büyüdü diye sevinir insan. Ama bende garip bi burukluk.. Bi daha  1 li 2 li yaşlarını yani bebeklik hallerini yaşayamayacağım anılarda gizlenecek olan yıllar.. İlk defa büyümeyi farklı boyutlarda gördüm. İnsan büyüdükçe ya da büyütttükçe bebekliği, çocukluğu ya da gençliği bir daha almamak üzere veriyor zamana. Ve aklıma anı yaşamak geliveriyor aniden. Ne kadar anı yaşıyoruz sorusu... Sevdiklerimize ne kadar zaman ayırıyoruz ya da zamanı nasıl geçiriyoruz?  Ve aklıma kızımla geçirebileceğim ama bi şekilde ölen anlar geliyor kendimi zaman katili ilan edip önüme bakıyorum yaratacağım güzel an ve anılar için. Ve nice güzel anılarla ardında bıraktığın  , yeni bir yaşa, yeni umutlara  adım attığın yılları birlikte kutlamayı ümit ediyorum bebeğim. Ve hayat kitabının her sayfasını tertemiz olmasını, boş yada koparılıp atılmış sayfalarınn olmamasını diliyorum.


       Akşam başladı çok geçen kalan doğum günü hazırlıkları... Aslında pek hazırlık sayılmaz. Yapmak istediklerimi yapamamanın huzursuzluğu ve öfkesi vardı içimde . Ama sen okuldan gelen yorgunluğunu senin kokunla atmak isteyen seni öpmek için sana doğrulan annene 'Anne git' deyince kendime olan öfkem geçti. Umarım büyüyünce yani bu yazdıklarımı okurken tüm bu davranışlarına bir açıklama getirirsin.

      Minik eller iş başında .Ertesi gün doğum gününe gelecek misafirler için hazırlıklar yapıyor. Yaptığı üç tane simitimsiden sonra ben sıkıldım diyor ve  kalkıyor.

      Bi kaç aksilik yüzünden suya düşen hayallerimi gelecek doğum gününe saklıyorum.




Daha misafirler gelmeden dedenin yaptırdığı pastayı tırtıklamaya başladın. O mumları kaç kere yaktık sen kaç kere üfledin hatırlamıyorum bile. Her mum üfleyişinde de 'annem babam hep bir odada olalım ' (annem babam hep bir arada olalım) diye de dileğini dilemeyi ihmal etmedin. Ah bi de keşke doğrusunu söylesen. Nerden öğrendin ya da duydun bilmiyorum ama dileğin bu haliyle kabul olursa yandık:))




 İşte bu katil maytaplar halımızı da yaktı:(
             Artık o mumlar kaç kere yandılar ve kaç kere üflediysen nefesin kalmadı haliyle:)      Ama herşeye ramen yine dedin yine üfleyeceğim:) Herkesle üfledin yılmadan mumları:)  Serap Teyzen büyük tesadüfler sonucu 3 doğum gününde de yanımızdaydı:) Öyle umuyoruz ki seneye de güzel bi sepeple doğum gününde buluşalım.            
Mum üfleme çılgınlığın bitmemişti tabi ki. Bir de en sevdiğin arkadaşın Ahsen Ela ile üflemeliydin . O saatlerde uyuyan Ahsen Ela sonradan katıldı. Birde onunla üfledin mumları. Ahsen biraz çekinince ona nasıl üfleyeceğini gösteriyordun yorgun isyankar nefeslerinle.
Seneye doğum gününde kadromuzda bir eksilme olmamasını diliyorum. O üçün sağına birde 0 eklendiğinde de yanında olmayı umuyorum çiçeğim. Tabi en sevindiğin anlardan biri daha.. Hediye zamanı... Büyük bir merakla açtın paketleri. Hepsinde de ayyy inanmıyorum sahte nameleri:)) Hep böyle mutlu ol emi.
Bu da Ahsen Ela nın sana hazırladığı kart. Çok anlamlı ve güzel.. Şİmdi sadece üzerindeki çıkartmalar dikkatini çekti. Ama büyüyünce çook hoşuna gideceğine inanıyorum. Ve anılarını yad etmek üzere bunuda özenle saklıyorum.