24 Aralık 2010 Cuma

Ecrin 3 yaşını da bitirdin. Durulur mu asiliği törpilenir mi insanlara karşı tavrı yumuşar mı 'üç yaş umutlarım' suya düştü.:(  Gerçi daha karar vermiş değilim bütün bu özellikler iyi mi kötü mü... Bazen kendine olan güvenin benim sana olan güvenimi artırırken insanlara karşı sert tavrın en azından tanımadıklarına karşı olanı biraz da mutlu ediyor diyebilirim. Çünkü dünya çok kötü güvensiz bir yer.
   Kendimi yetersiz hissediyorum çoğu zaman. Ne doğru ne yanlış nasıl davranmalıyım bilemiyorum . . Bütün bu soruların cevabını sen büyüynce alacacağım.Doğuştan gelen olguların kişisel özelliklern olmasaydı ve kişiliğin bir oyun hamuru olsaydı dahi nasıl bir şekil vermem gerektiğini bilemezdim heralde. Her durum karşısında bozar tekar yapardım İleride sana bakıp kişiliğinde insanlığında sağlığında her şeyinde en azından benim payım olan etkenler için keşkelerimden çok iyikilerim olmasını diliyorum hep. Ve bunu seninle gurur duyabilmek için istemiyorum. Çünkü bana gurur verecek şeyler seni mutsuz edebilir. Sen sana yet hep dimdik kal güçlüklere boyun eğme önünde kimseyi eğdirme yeter.. Senin başarını sahiplenmiyeceğim senin yaptıkların adına kendimle gurur duymayacağım meleğim . Senin mutluluğunla mutlu olurum o kadar. Sen benim oyuncak bebeğim yarış atım değilsin. iyisiyle kötüsüyle bu hayat senin.  Dileğim masumiyetini saflığını insani güzelliklerini koruyarak eksiltmeden büyümen. Bi yerde kendine ve çevrendekilere güzelliklerinle yetebilmen.

           Bugün komşumuzun biri 'Ne olacak bu Ecrin in hali 'dedi. Şaka yapıyo diye düşünürken Niye böyle oldu 'diye düşüncesinin ciddiliğini netleştirdi. alışılagelmiş çocuk hal ve hareketlerinden farklı olan davranışların beni, endişelendirmeli mi acaba diye düşündüm o an. Şuan düşüncem net. Bireysel farklılıklar hayatımızı zenginleştirir güzelleştirir renkli kılar. Seni  toplumun alıştığı belki görmek istediği çocuk değilsin.Sen EEcrinsin başka bir kişilik. Sen bir renksin hem de benim en sevdiğim renk.

            Yeter bu kadar duygusallık birazda sana ne yaptığımızı hatırlatayım bilmem bunları okurken hatırlayacak mısın:)
           Bir wc kağıdının rulosundan kuş yapmaya karar verdik. Önce gözler sonra gagayı yapıştırdık ama yaptığımız şeyin kuşla yakından uzaktan alakası yoktu.

Gözleri oynasın diye tablet ilaçları kullandık. İçine boncuk koyduk ama sen yapıştırıcıyı abartınca oracıkta yapışıp kaldılar:) Nereye bakıyor bu adam?

                                                                          Saç yapmamızı istedin iplerden saç yaptık birlikte. 'Aaaa bu yaşlı bir nine oldu anneee' deyince rotamızı belielemiş oldun.Kuş diye yola çıktık ama binbir surat yaparak devam ettik.
.
Küçük dokunuşlarla büyük yaşlar yaptık.

15 Aralık 2010 Çarşamba

BUGÜN DE BUNLARI YAPTIK

uzun zamandır ecrin le kitaplarla etkinlik yapmanın dışında bişey yapmıyorduk. bugün çok önceden düşündüğüm iki şeyi yaptık Ecrin ile. Birincisi örüntü.Basit bir örüntü yaptık boncuklarla. Ben örüntünün kuralını belirledim Ecrinde kurala göre boncukları dizdi. Boncukları kolay dizebilmesi için kalın bir ipe ihtiyaç duyduğumdan bi eşfmanımın ipini çıkardım Ecrin ipi görünce anne Neden ipten kemerini çıkardın demeyide ihmal etmedi. Hiç bişey kaçmıyor bu çocuklardan.



İpten sıkılmasın diye bu seferde kuralı değiştirerek ince çubuklara dizdi boncukları. Bu şekilde hem dikkatini hem de hafızasını geliştirdiğini düşünüyorum. Zaten boncuk dizmek Ecrin in en sevdiği şeydir. 'Farkettirmeden öğretmek' diyorum ben buna. 

Boncuklardan sonra ecrin in bultak oyuncağını kalıp olarak kullanarak çizdiği geometrik şekilleri boyadık ve kestik. Örüntüye bu şekilde devam ettik Yine ben kuralı koydum Ecrin de kurala göre dizdi kağıtları . Gayette başarılıydı. Sıkmamak için daha karışık dizilimleri sonraya saklıyorm.


Örüntü etkinliğimiz bitti. Ecrin in elektronik kurmalı oyuncağı çok fazla. Ben ne kadar almamaya çalışsam da bi şekilde giriyor evin içine. Elektronik oyuncaklar herşeyi sunuyor çocuğun önüne. Düşünme yeteneğini , yaratıcılığını öldürüyor. Neden sonuç ilişkileri, nasıllar elektrik devresinin arasına gizleniyor adeta. Fark edecek, düşünecek bağdaşım kuracak fırsat bırakmıyor çocuğa.
Aslında ev ve evdeki ev aletleri bile  birer oyuncak . Hatta çok eğitici ve eğlendirici birer oyuncak. Yeterki kocaman bedenlerinde küçücük yürekleri taşıyacak oyun arkadaşı anne babalar olsun .

İkinci olarak kağıt üzerinde Ecrin in bir türlü beceremediği labirent yaptık. Aslınde babası yaptı .

Legolarıyla oluşturduğumuz labirente bir hevesle girdi. İlk önce kurallara uymadı. Yolların üzerinden felan atlamaya çalıştı. Ama ikinci turda olayı kaptı. Büyük bir keyifle yürüdü.
Genelde teorikte bildiklerimizi pratiğe dökemeyiz. Ecrin pratikte olayı anladı ama bakalım teoriğe dökebilecek mi? Bunu dergilerinde ki labirentlerde göstereceği perforformansından anlıyacağız:) 

8 Aralık 2010 Çarşamba

ECRİN 3 YAŞINDA

     6 Aralık 2007 de başlayan yolculuğumuzun 3. durağındayız. Bebeğimin doğum günü. dolu dolu geçen koca 3 yıl. Yeni bir yaşa başlarken bir yaş daha büyüdü diye sevinir insan. Ama bende garip bi burukluk.. Bi daha  1 li 2 li yaşlarını yani bebeklik hallerini yaşayamayacağım anılarda gizlenecek olan yıllar.. İlk defa büyümeyi farklı boyutlarda gördüm. İnsan büyüdükçe ya da büyütttükçe bebekliği, çocukluğu ya da gençliği bir daha almamak üzere veriyor zamana. Ve aklıma anı yaşamak geliveriyor aniden. Ne kadar anı yaşıyoruz sorusu... Sevdiklerimize ne kadar zaman ayırıyoruz ya da zamanı nasıl geçiriyoruz?  Ve aklıma kızımla geçirebileceğim ama bi şekilde ölen anlar geliyor kendimi zaman katili ilan edip önüme bakıyorum yaratacağım güzel an ve anılar için. Ve nice güzel anılarla ardında bıraktığın  , yeni bir yaşa, yeni umutlara  adım attığın yılları birlikte kutlamayı ümit ediyorum bebeğim. Ve hayat kitabının her sayfasını tertemiz olmasını, boş yada koparılıp atılmış sayfalarınn olmamasını diliyorum.


       Akşam başladı çok geçen kalan doğum günü hazırlıkları... Aslında pek hazırlık sayılmaz. Yapmak istediklerimi yapamamanın huzursuzluğu ve öfkesi vardı içimde . Ama sen okuldan gelen yorgunluğunu senin kokunla atmak isteyen seni öpmek için sana doğrulan annene 'Anne git' deyince kendime olan öfkem geçti. Umarım büyüyünce yani bu yazdıklarımı okurken tüm bu davranışlarına bir açıklama getirirsin.

      Minik eller iş başında .Ertesi gün doğum gününe gelecek misafirler için hazırlıklar yapıyor. Yaptığı üç tane simitimsiden sonra ben sıkıldım diyor ve  kalkıyor.

      Bi kaç aksilik yüzünden suya düşen hayallerimi gelecek doğum gününe saklıyorum.




Daha misafirler gelmeden dedenin yaptırdığı pastayı tırtıklamaya başladın. O mumları kaç kere yaktık sen kaç kere üfledin hatırlamıyorum bile. Her mum üfleyişinde de 'annem babam hep bir odada olalım ' (annem babam hep bir arada olalım) diye de dileğini dilemeyi ihmal etmedin. Ah bi de keşke doğrusunu söylesen. Nerden öğrendin ya da duydun bilmiyorum ama dileğin bu haliyle kabul olursa yandık:))




 İşte bu katil maytaplar halımızı da yaktı:(
             Artık o mumlar kaç kere yandılar ve kaç kere üflediysen nefesin kalmadı haliyle:)      Ama herşeye ramen yine dedin yine üfleyeceğim:) Herkesle üfledin yılmadan mumları:)  Serap Teyzen büyük tesadüfler sonucu 3 doğum gününde de yanımızdaydı:) Öyle umuyoruz ki seneye de güzel bi sepeple doğum gününde buluşalım.            
Mum üfleme çılgınlığın bitmemişti tabi ki. Bir de en sevdiğin arkadaşın Ahsen Ela ile üflemeliydin . O saatlerde uyuyan Ahsen Ela sonradan katıldı. Birde onunla üfledin mumları. Ahsen biraz çekinince ona nasıl üfleyeceğini gösteriyordun yorgun isyankar nefeslerinle.
Seneye doğum gününde kadromuzda bir eksilme olmamasını diliyorum. O üçün sağına birde 0 eklendiğinde de yanında olmayı umuyorum çiçeğim. Tabi en sevindiğin anlardan biri daha.. Hediye zamanı... Büyük bir merakla açtın paketleri. Hepsinde de ayyy inanmıyorum sahte nameleri:)) Hep böyle mutlu ol emi.
Bu da Ahsen Ela nın sana hazırladığı kart. Çok anlamlı ve güzel.. Şİmdi sadece üzerindeki çıkartmalar dikkatini çekti. Ama büyüyünce çook hoşuna gideceğine inanıyorum. Ve anılarını yad etmek üzere bunuda özenle saklıyorum.

18 Ekim 2010 Pazartesi

BUNA HALA GÜLÜYORUM

         Aslında bunu Ecrin in komiklikleri adlı başlığa ekliyecektim ama vazgeçtim çünkü hiç birine bu kadar uzun süre gülmemiştim...

       Geçenlerde Ecrin Yaren in babası evde yoktu ve haliyle baba krizi tuttu. Baba diye ağlıyor hiiiç sakinleşmiyor. O ara zil çaldı karşı komşumuzun seside eşlik ediyordu sandım ki babası geldi karşı komşumuzla konuşuyor 'Baban geldi bak aç kapıyı dedim  .Ecrin kapıyı açtı .Karşı komşumuz 'Annecim' dedi .( Karşı komşumuz Ecrin e hep annem annecim diye hitap eder. )     Ecrin 'Git burdan ' diye kapıyı kapattı adamn yüzüne. meğer babası gelmemiş. Gittim komşudam özür diledim içeri girdim .
       'Kızım niye öyle yapıyorsun , çok ayıp oldu.'   deyince . Ecrin den 'O adam beni hep annesi sanıyor' cevabını aldım ve gülmekten yıkıldım :)))))

     

16 Ekim 2010 Cumartesi

GEÇMİŞ OLSUN KARTI

           Dün akşam Ecrin yine birlikte bişeyler yapalım diye tutturdu. Tabi ben hiç müsait değilim çünkü misafirim gelecek ve hazırlık yapıyorum. Neyse dedim kızımdan dahA önemli değil. Bu aralar evimizde epeyce kutu birikmişti. ( Ecrin e aldığımız başarısuz ayakkabı alma girişimleri sonucunda birikti.) Bi şekilde Ecrinle değerlendiririz diye atmaya kıyamamıştım. Kutuları işlevsel hale getirmeye karar verdim.

         Evde bulunan bir cilt ile bir güzel kapladık kutuları.

Üzerine de Ecrin in fotograflarını yapıştırdık Tüm bunları yaparken Ecrin de bant kesme yapıştırma işlerinde bana yardımcı oluyordu.



         İki kutuyuda benzer şekilde yaptık . İçine tokaları koyarız diye düşğndüm ama Ecrin kitaplarını koymak istedi. Dediğini de yaptı Kitapları kutulara sığacak şekilde katlanmış ve kutuya sıkıştırılmış olarak buldum:(  

       Tüm bunları yaparken Ecrin bant keserken benim elimide kesti . Kanı görünce panikledi tabi. 'Annecim yanlışlıkla oldu özür dilerim. Babam gelince bant yapıştırsın .Ama önce ben kapının arkasına saklanmalıyım.'

VE BU SABAH...

Sabah Ecrin çok erken kalktı. Bense hala yatıyorum. Ecrin beni kaldırmadı ortalıkta ona zarar verecek birşey olmadığını bilmenin güveniyle yatıyorum. Tıkır tıkır farevi:) sesleri geliyor kulağıma.

10 dakika sonra Annecim kalkmalısın kazayla masama su döktüm. Kalktım odasına gittik. Bizimki kalkınca mutfağa gitmiş sandalye yardımıyla bir bardağa su koymuş ve sulu boya çalışması yapıyor. 'Annecim bak bunu sana yaptım. 'GEÇMİŞ OLSUN KARTI dün parmağını kestim ya.'  Canım benim hem güldüm hem duygulandım. GEÇMİŞ OLSUN KARTI belkide hayatım boyunca bu üç kelimeyi bir arada kullanmadım.


işte benim geçmiş olsun kartım.

 öptüm öptüm öptüm....  Bak dedi bu sensin. Ama dedim benim burnum bu kadar büyük değil ki. Burnuma baktı:) Tamam o zaman bu babam olsun:)



 

11 Ekim 2010 Pazartesi

Bugün neler yaptık

     Bugün Ecrin farklı etkinlikler yapmak istedim. Neler yapsak acaba diye düşünürken baktım çoraplarıyla oynuyor. Onu oyun materyallerinden(:)) ayırmadan bişeyler yapayım derken çoraplardan saç örgüsü yaptırmaya karar verdim. Bu şekilde sıralama , el göz koordinasyonu gibi bi çok şeyi içinde barındıran bir oyun oynayacaktık. Çorapların ucunu bağladım ve göstermeye başladım.

      Tüm bunları yaparken Ecrin Yaren inanılmaz sıkıldı. Çok eğleneceğini düşündüğüm bir etkinlikti ama yanılmışım. Ben oyunu uzatıp kravatlardan, kurdelalardan felanda yaptırmayı düşünürken sıkılıdığını farkettim ve hemen bıraktık.

      Sonra Ecrin muz yemek istedi. Bu seferde aklıma başka bir etkinlik geldi:) Meyvelerden hayvanlar yaptık. Ama Ecrin e muzunu yemesi için zaman verdim. Çünkü geçen gün patates püresinden ve havuçtan civciv yapmıştık ama Ecrin çok gerçekçi durduğu için yiyememişti. Aynı şeyi yaşamamak için muzunu etkinlikten önce yedirdim.


                                  

Bir muza kürdan yardımı ile vişne takarak göz taktuk. Veee bir yunusumuz oldu. Ecrin çook eğlendi yunusu biraz yüzdürdü , konuşturdu. Sonra elimizdeki meyve ve sebzelerle neler yapabileceğimize baktık.






Bir elmaya vişneden gözler, havuçtan burun, mandalinadan ağız muz kabuğunda saç ve havuçtan şapka yaptık. Bütün bunları yaparken Ecrin den fikirlerini aldım. Göz için ne kullanabiliriz? gibi. Hatta şapka fikri ecrin indi.






Ve  bir fare. Laf aramızda hiç sevmem fareleri. Ve bidaha kivi yiyebilir miyim bilmiyorum:) Aslında bugün evde yoktu ama gözler için bezelye kullanabilirdik.
 Ve şimdi aklıma geldi maydanoz saplarından bıyık yapabilirdik.


              Baktım Ecri çok eğleniyor . devam ettik. Fareyi bozduk veee bir kirpi yaptık.






        Ve bir kuş...  Ecrin bu etkinliklerle çok eğlendi. Aynı zamanda hayal gücünü çalıştırdı .Ve çok eminim ki artık meyve ve sebzelere boş gözlerle bakmayacak. Ne neye benziyor, ne den ne olur diye düşünecek. Tıpkı patlamış mısırlara yaptığımız gibi. Ecrin Yaren ile patlamış mısırları yemeden önce hep neye benzediğini düşnürüz ve çok eğleniriz.

6 Ekim 2010 Çarşamba

ECRİN YAREN İLE DIŞARI ÇIKAMAMAK İÇİN ON BİN SEBEP

      Geçen akşam 'evde sebze yemeği olduğu için' yemeği dışarda yemeye karar verdik. Daha doğrusu benim kararım değildi, banan diretildi. Ecrin in de sıkılmış olacağını düşündüğümden hadi dedim, Ecrin in çıkaracağı aksiliklerden habersiz.
        Hadi kızım yemeğe gidiyoruzla başladı herşey. Ama ben tv seyretmek istiyorum dedi. Çoooook uzun uğraşlar sonucu tv izlememeye ikna ettik. Üzeri çok inceydi. Kalın bişeyler giydirmek istedim. Hayııııırr ben bunla çıkmak istiyoruum diye ağlamalar. Tamam dedik orta yolu bulmaya çalıştık. Babası insan ötesi sabır gösteriyordu o gün onuda hallettik. Hadi şu çoraplarını giy. Hayıııır ben kırmızı çorap istiyorum 'kırmızı çorabı yok Ecrin in'.   Zar zor ikna ettik. Başka bir çorap giydi. Tam kapıdan çıkacağız Ecrin ben birazcık tv seyretmek istiyoruuuum diye ağlamaya başladı. Saabırla ikna ettik . Yine tam çıkacakken odasına fırlayarak ben bunlarıda götüceğim diye topladığı oyuncakların bir kısmını bıraktırma çabaları......Ayakkabılarını giydirirken bunlar beni sıkıyor 'sandletlerini gösterek 'buz gibi havada ben bunları giyeceğim diye tutturması. ... Ve şuan o günle ilgili beynime yeni bir format çektiğim için hatırlayamadığım bisürü bahane..

         Ve sonunda gittik kaçmış iştahlarımızla. Buna da engel olamadın küçük cadım. Ben bunları yazarken çorabını getirdin bana. Anne bunu dik yırtılmış diye. Yırtılmamış tabi kürdanla dikmeye çalıştığın için delik deşik olmuş:))

24 Eylül 2010 Cuma

PATATES BASKISI VE MAVİ

        Okuldan geldiğimde Ecrin uyuyordu. Biraz uzansam mı diyecekken koşa koşa geldi. Baktım mutsuz, ağlama krizi öncesi huysuzluğu var. Gel dedim zaten uzun zamandır birlikte bişeyler yapmıyorduk. Patates baskısı yapmak üzere patatesleri soydum. itinayla kestik. Sonra her derde deva, bilmem kaç etkinlikte farklı işlevlerde kullandığımız emektar BULTAK larımızı bu seferde kalıp yerine kullandık.Patatesleri biraz kalın kestiğim için Ecrin biraz zorlandı kalıplarla kesim yaparken. Sonra yine kaç farlı amaçla kullandığımız kürdanlara patatesleri taktık.  Sonra itinayla boyadı. Ben göstermek amaçlı patatesin sadece baskı yapacağımız tarafını boyadım. Ama Ecrin her tarafını büyük bir özenle boyadı.

Sonra Ecrin hanım baskı işi biten pateteslerden ağaç yapmamızı istedi. bi parça patatese yıldızlarımızı çiçek niyetine sapladık.




İşi biten pateslerimizle güzeeel bir ağaç yaptık.






         Anne yeter birazda karelerden yapacağım  diyince geri çekildim ve Ecrin i seyredaldım. Kare, üçgen ve daire şeklindeki pateteslei boyamaya başladı. Bu sefer bütün şekilleri maviye boyadı . Başka renkler denemek ister misin dediysem de maviden vazgeçmedi. Sonra suluboyasına bi baktım ki mavi boya bitmek üzere defterini karıştırırken bütün suluboya çalışmalarının mavi olduğunu farkettim.

Ve o güne kadar hiç sormadığım bir soruyu sordum Ecrin e 'En sevdiğin renk ne' Cevabı beklenilendi. 'MAVİ'  ne tuhaf ben hep bembe sanmıştım ama maviymiş. Sonra mavinin 'dinlendirici 'bir renk olduğu aklıma geldi. Hatta dinlenmesi gereken insanların sevdiği bir renk diye hatırladım. Ne kadar doğru bir tespit:) Çene ve bacak kaslarının dinlenmeye ihtiyacı olduğunu düşünüyorum:) Kim bilir daha neler neler var hakında bilmediğim. Benim kontrolumde değilsin artık. Hobilerini fobilerini sevdiklerini sevmediklerini kendin oluşturuyorsun ve seni takip edemiyorum bebeğim . Süprizlerle dolusun. Her gün başka bir şeyle hayrete düşürüyorsun beni.

11 Eylül 2010 Cumartesi

MİNİKİMİN 6. BAYRAMI

      
Bebeğimin 6 ama belkide aklı başında ya da bayramı az çok hissedebilecek ilk bayramı Sabah haliyle erken kalktık:( (Bayramın en sevmediğim yönü belkide. Ramazanda hele hele bayram temizliği (bununa hiç anlamış değilim) sonrası yorulmuş bedeni erkenden kaldırmak... Tabi kraliçemiz uyuyor. Bekledik büyük bir sabırla uyandırmadan. Ama ne mümkün .. Bugün iş günü olmayıp tam anlamıyla tatil olsaydı yani biz uyuyor ve de uyumaya devam ediyor olsaydık Beyzadem erkenden kalkardı. Saat 10 olunca bizim desteğimizle uyandı. Gözlerde bırakın biraz daha uyuyayım bakışı. Kahvaltısını yapar gibi yaptı ve bayramlıklarını giydi. Sonrasın sadece 10 dk süren 'aman giysilerim kirlenmesin'tavırları.
Hadi dedim bu anı ölümsezliştirelim. Hemen pozlar vermeye başladı:) Anneaneler , hastanedeki teyze, babaanneler, eski komşularımız derken 'sevgisini hiç belli etmedği' can dostu Ahsen Ela'larda aldık soluğu. Öğlen uykusuna yatmadığı için bi yaramaz , bi hırçın, bi ağlak, bi çekilmez haller... Ahsen Ela'nın dipte köşede oyuncak bırakmaksızın odasını dağıtıp, tırmandığı dolaptan düşüp ve sebepsiz ağlama krizlerine girmesiyle eve döndük.
     Vee Ecrin yaren yoğun yorgun günün ardından koltukta sızmış kalmış. Bebeğim ne kadar da masum görünüyorsun . Nice bayramları birlikte geçiririz inşallah. Ailenle birlikte bizi ziyarete gelmeni görürüz inşallah. Gerçi onun acelesi yok yaşlanmış ve seni başkalarıyla paylaşma fikri hoşuma gitmedi. Ömrünün her günü bayram gibi bayramlarında bayram havasında geçer inşallah küçük meleğim.

3 Eylül 2010 Cuma

ECRİN YAREN 'İN UNUTAMADIĞIM KOMİKLİKLERİ

            Minik yavrucuğum... Bu bloğu sana manevi değerleri anladığın yıldaki doğum gününde hediye vermek için hazırlıyorum. Umarım nasip olur. Senle ilgili komik anılarımı yazarak ölümsüzleştirmek istedim, bir tebessümde sen et diye...
          Ecrin 2 yaş 3 aylık... Bu ara tv deki favorisi Gece bahçesi. Normalde çocukların uyku saatinde uyumak için izledikleri ya da izlettirilen bir program. Ama bizim için öyle değil.. Çünkü uyku saatimizden çok erken... Her akşam büyük bir ilgi ile izlediği gcce bahçesi bittiğinde bizimki başlar ağlamaya.  Bir gün yine transa geçmişcesine izliyor. Program biterken bütün kahramanlar uyumaya başlıyor. Tam o sırada ecrin ayaklandı öfkeyle tv ye yaklaştı Bir taraftan tv ye vuruyor bir taraftan da uyumayııın uyumayıııınnn siz uyuyosunuz bu da bitiyoor uyumayın dedim size diye bağırıyor:))))))

        Ecrin 2,5 yaşında.Suya hem içmeye hem de oynamaya çok düşkün o sıralar (hala öyle)   Okuldan gelmişim yorgunum. kendimi yatağa attım ve telefonla konuşuyorum.  . Babaannesi yıkanmış çamaşırları toplamış bir leğene koymuş.  Ecrin geldi leğeni ters çevirdi  çamaşırları boşalttı ve leğeni alarak gitti Normalde tepki gösteririm ama o kadar yorgunum ki ....  10 dk geçti geçmedi evde derin , kuşkulu bir sessizlik...  Ecrin i arıyorum oturma odasında korkunç bir manzara. bizim bıdık mutfakta damacanadaki su ile leğeni doldurmuş odaya kadar sürüklemiş ve içine oturmuş tv seyrediyor.Damacanadaki yarıya inmiş suyu mu, götürdüğü yollardaki dökülen suları mı, ıslanan halıları mı yksa balığa dönen Ecrin i mi söylayim bilemiyorum. Oh olsun sen misin bütün gün göremediğin çocuğunla ilgilenmeyen...

       Ecrin 2, 5 yaşında . Babası bilgisayardan bir akrabalarını bana gösteriyor. 'Bak bu Yeşim ' tesadüfki Yeşim fotoğrafta yeşil giyinmiş. Ecrin yanımızda tabi. Yeşim in anında da bir kişi ver oda pembe giyinmiş. Ecrin bana döndü yeşim in yanındakini göstererek anne bak bu da pembe:)

      Ecrn 1,5 yaşında . Ben dolapları düzenliyorum Ecrin yanımda dağıtmakla meşgul. Yine bir sessizlik. Arkamı bi döndüm .Eyvah! Saçalrını kesmiş:( Yerler tutam tutam saç:(

Ecrin 2, 5 yaşında . Oturmuş oyuncaklarıyla oynuyor ben yanındayım. -Anne, dedi -Söyle bebeğim. -çok güzelsin . - Saol bitanem sen de olmasan kim iltifat edecek bana bilmem ki?  - Anne _ Söyle kuzum - Ama ben daha güzelim:))))

      Ecrin 2 yaş 7 aylık. annemlerdeyiz yemek yiyeceğiz. Ecrin kuzenleri Çağancan ve emre yerde oturmuş bişeyler yiyorlar. Bizimki yemek masasının tepesinde geziniyor. Kızım dedim Neden Çağancan ve Emre gibi yerde durmuyorsun tepelerdesin? Erin cevp verir. Anne çünkü ben yaramazı:m))))

      Ecrin 2.5 yaşında . Bizim ki bi bakım sırtına küçük bir leğeni almış yerde emekliyor. Ecrin ne yapıyorsun kızım. Ecrn cevap verir. anne ben ben ecrin değilim küçük bir kaplumbağayım:)

     Ecrin Ecrin 2.5 yaşında. Ayakkabı alma mücadelesi veriyoruz Çünkü ayakkabıları ayağını sıktığı halde başka bir ayakkabı giymek istemiyor. Sivas taki bütün ayakkabıcıları gezdik ama başarılı olamadık. Sonunda dondurmayla kandırdık ayakkabı alacağız bir tanesini giydi. Ayakkabı ayağına büyük. 'Kızım sıkıyormu ayağını'   'Evet sıkıyor' Neresini sıkıyor.  Ecrin parmağıyla ayagının her noktasını göstererek 'buyasını, buyasını, buyasını ,buyasın ':)))) kandıramamışız:(

      Ecrin 2, 5 yaşında . Sabah kalktı çok huzursuz dolayısıyla huzursuz. Her şeye ağlıyor. Ve çok zor susuyor. Sakinleşmesi için yalnız bıraktım odadan çıktı. bir dakika sonra  çığlık çığlığa ağlıyor. 'Kızım ne oldu ?  'Ben neden ayak parmağımı ayağıma alamıyoruuummmm?'  :))

      Ecrin 9 aylık. Kardeşimnin eşiyle tanışmak için bizde bir yemek düzenledik. Şimdi eşi yani. Ecrin o aralar emekliyor henüz ayağa kalkamıyo . yemek masasına oturduk yemek yiyoruz Ecrin yerde oyuncaklaruyla oynuyor. bizim ecrin e arkamız dönük Çünkü göz göze gelinse  kucak isteyecek. Metin in yüzü Ecrine dönük. o arada bir ecrin hakkında raporlar veriyor bize. aradan zaman geçti ne yapıyor dedim. Metin , 'Hiiiiç ayakta duruyor öyle.... Biz  'neeeee'  :))

     Ecrin 11 ayık . Okuldan geldim. tv seyreiyorum Ecrin yanımda. Kanepeden tutunmuş duruyur. Sonra bi baktı karşı kanepede. Yok dedim ben yanlış hatırllıyorum gitmiş olamaz. Sonra bi baktım minik kuşum bana doğru gelyor . Dışımdan tepki veremeim gel anneciğim demek dışında. Cesaretini kırmak istemiyordum. Ama içimden attığım çığlıklar kulaklarımı sağır edecek şekildeydi:))))

  Ecrin 12 aylık. Meleğim evden evden kim çıksa arkasından benide götürün dercesine ağlıyor. Bir gün oturmuş 'yemekteyiz adlı yemek programını seyrediyorum. TV dekiler yemeklerini yediler kabanlarını giydiler ve evden çıkıyorlar tam o sırada bizimkin den önce bi çığlık sonrada ağlamalar..:)))

     Ve bugün. Göz doktaruna gittim. Ecrin i ablama bıraktım. Dönüşte Ecrin i ablamdan alıp eve geçeceğim ama ne mümkün. eve gelmek istemiyor. İkna edebilmek için emir bir el feneri verdi. Ev biraz karanlık el feenerinin ışıgı ortalığı aydınlatıtor.  el feneri elinde dışarı çıktık. dışarıda parlak bir güneş hava çok aydınlık. Tabi bizim el fenerinşn havası sönmüş durumda:) ışığı faredilmeyecek kadar aaz. Ecrin bunu faretmesin diye dua ediyordum ki bir çığlık..... Ne oldu buna neden söndü Işığı neden az diye ağlama nöbetleri. Anlatıyorum ama çığlıklarında beni duymuyorki:/
.
    Ecrin Yaren 2 yaşında. Babası kanepede oturuyor Ecrin kanepenin tepesine çıkmış babasının saçlarıyla oynuyor.  Baba sana banyo yaptırayım mı dedi. babası tamam dedi . bu arada Ecrinden hıh çok güzel oldu şampuanlıyalım şimdi hıııh gibi sesler çıkıyor. sonra bi döndüm baktım ki Ecrin zavallı babasının başını tükürükle doldurmuş adamcağızın başı köpürmüşte köpürmüş. Napıyorsun kızım diye sorunca Ecrin'in cevabı 'Şampuanlıyorum'

      Ecrin Yaren 1 yaş 8 aylık. Bir sabah 'anne kalk hadi oynayalım' cümlesinin ısrarlı halleriyle uyandım. acaip uykum var ve saat çok erken. 'kızım biraz uyuyum lütfen felan diyorum ama yok Ecrin ısrarlı. Bense gözlerimi bile açamıyorum. derken bir iki dakika daldım galiba yine Ecrinin yükselen sesiyle uyandım. 'Anne kalkmak zorundasın sırtın kaka olmuş' :)   Şu son iki anıyı Ecrin in iğrençlikleri  adlı bir başlıktamı toplasaydım acaba:)

     Ecrin 2 yaş 7 aylık. henüz cinsiyetten haberdar değil. Kuzeni Emre tuvalette. biz kapıda onu bekliyoruz. Emre pantalonu inik bir şekilde dışarı çıktı. (Emre de 3.5 yaşında:) )   Ecrin hayretle bakıyor tabi ne tepki verecek acaba diye aklımdan geçirirken Ecrin 'anne Emrenin burda da parmağı varmış baaaak:))  ' 
.....
.....
.....
       Ve şu an aklıma gelmeyen ama eminim ki bilgisayarı kapatınca aklıma gelecek olan aklıma geldikçe ya da yaşadıkça ekliyeceğim anılar... Her günün bir anı aslında bebeğim ama hafızam azizliği işte yapcak bişey yok:(





     

29 Ağustos 2010 Pazar

PALYAÇO YAPTIK..

Geçen gün ev çizip çevresini belirlediğimiz ecrin in deyimiyle süslemeler yaptığımız çalışma üzerine Ecrin Yaren gına getirircesine ev çizmemizi istedi. babası ve benim çizdiğimiz ev resimlerinin sayısını hatırlamıyorum. Dedim madem kağıt ve boya kalemlerinle ilişkini kuvvetlendirdin farklı bişey yapalım.

Elimde hazır taslak halinde bulunan palyaçoyu Ecrin'e gösterdim. Hemen hadi süsleme yapalım dedi :(
 Hayır, dedim. Bügün başka bişey yapacağız.





Başladı boyamaya. Ama büyük bir kısmını ben boyadım:(  Boya seçimim yanlıştı çünkü. Kuru boyalar ellerini çok yoruyor, keçeli kalem kullansaydık hem daha koyu bir renk elde ederdik hem de minik eller yorulmazdı


.Ve kesmeye başladık. Kesme işleminde de yardıma ihtiyacı vardı.












Kesme işlemini bitirdik. Kollar ve bacaklarını kıvırdık. Doğrusu çok başarılı bir çalışma olmadı:(  Kollar ve bacakların daha estetik durması gerekiyordu. Bizim palyaço biraz mutasyona uğramış gibi. Sarhoş bi hali var sanki:)
Son olarakta panomuza astık. Karşımda bir palyaço değil kabiliyetsizliğimin resmini görüyordum adeta:(  Zavallı miniğim bu konuda bana benzemezsin umarım;)