22 Ocak 2014 Çarşamba

ECRİN YAREN İN 6. DOĞUM GÜNÜ

       Koskoca 6 yılı ardımızda bıraktık. Küçük kuzumuz büyüdü. Kardeşinin olmasıyla da gözümüzde de büyüdü. Bu yıl doğum günümüze Derin Dahe yi karşılamak için gelen serap Teyzemizde vardı:)) Ama Betül halamız katılamadı:((
     Tabi büyük bir boşluk büyük bi hüznümüzde vardı.. Babamm .. Bu postu yazmadan geçen yılki doğum günü postuna baktım. kim derdi ki babamın Ecrin in doğum gününe son katılması olacağını.. Kim derdi ki o fotoğraflardan 3 ay sonra aramızdan ayrılacak... Ölüm acı.. ölüm soğuk...Ölüm kabullenmesi zor... İnsanı ayakta tutan tek şey kader ve ahiret inancı aksi taktirde dayanılmaz bir olay..
      İnsanın bir yakının kaybetmesi elinin kolunun kopması gibi bişey. Önce çok büyük bi acı hissediyorsun   Sonra acın hafiflemiyor ama o acıyla yaşamaya alışıyorsun. Zamanla elinin koptuğunu unutup onunla bir iş yapmak isteyip  onu kullanmak için uzattığında olmadığı gerçeği ve acısı çarpıyor yüzüne. Onsuz devam etmeye çalışıyorsun. Hayat boyun unutamayacağın eksikliğini dolduramıyacağın bi boşluk yani...
          Ecrin nin bu yıl doğum gününden beklentisinin çok olmasından Serap Teyzemiz pastalar süslemeler ayarladı. Her yıl gelecek yıl çok farklı şeyler yapacağım diyorum ama bir türlü gerçekleştiremiyorum. Neyse önemli olan böyle günleri eksiksiz karşılayıp hep birlikte olmak..
Her yıl olduğu gibi bu yıl da pastamız Savaş dedemizden......

                DOĞUM GÜNÜN KUTLU OLSUN MELEĞİM... HEP MUTLU OL, MUTLU ET....

GÜLEN YÜZÜN HİÇ SOLMASIN.......

20 Ocak 2014 Pazartesi

HOŞGELDİN DERİN DAHE

        Ecrin in ve bizim 4 gözle beklediğimiz gün geldi ve çattı. Ailemizin yeni ferdi küçük kuzumuzun doğum gününe karar vermek için doktora gittik.  Doktorumuz kasımın 8 i dedi. Bizde Ecrin Yaren 6 Aralık doğumlu olduğu ve eşimle ilk görüştüğümüz gün 6 Kasım  olduğu için doğum gününün 6 Kasım olmasını istedik. Sonuç olarak 6 Kasım a karar verdik. Ama Ecrin Yaren in çok heyean yaparak günleri geçiremeyeceğini düşündüğümüz için tam olarak gününü söylemedik. 6 Kasım sabahı kalktık. Ecrin her gün ki gibi okula gitti. Bizde hastaneye... Saat 12.10 da evimizin yeni bireyi dünyamıza teşrif etti. Böylelikle 4 parça olduk.
        Ecrin i okul çıkışında babası aldı ve süprizi göstermek için hastaneye getirdi. Sevinç baskın olmak üzere karışık duygularla karşıladı kardeşinin varlığını. Beklediğim kıskançlık krizlerini , bizi yormalarını hiç yaşamadık. Tam bir abla ... Kardeşiyle ilgileniyor , bana yardımcı oluyor. Zaman zaman 'banada böyle mi yapıyodunuz' diye sormaları oluyor.
    
            Bu dönemde bizi zorlayan tek sey ecrin in 1. sınıfa başlayıp özel ve fazla ilgiye ihtiyacı olmasıydı. Yorucu ve yoğun bir süreç geçirdik yani.





16 Kasım 2013 Cumartesi

YAŞASIN OKULUMUZ.....

Ne çabuk geçti koskoca 5.5 sene... gaz sancıları, diş çıkarmalar, emekleme, yürüme, konuşma, tuvalet alışkanlığı , ana sınıfı sendromu derken ilkokul heyecanı...  Bu yıl okula başladık. 69 aylık olmasından dolayı gitmeli mi gitmemeli mi sorularını milyonlarca kez sordum kendime.
 Son cevabımız 'gitmeli' oldu. Ecrin Yaren in3 yıl anasınıfına gitmiş olması,  okulda yeni bir soluk arayışı, kas gelişiminin iyi olması ve en önemlisi seçtiğimiz öğretmenin hem kişilik olarak hem de mesleki olarak kendini geliştirmiş olması bu kararı alabilmemizdeki önemli etkenlerdi.
     Benim görev yaptığım okula gidiyoruz beraber. Bazı aksilikler benim için birer avantaja dönüştü. Bi sürelik öğleci olduk.
      Okulda altı haftayı geride bıraktık. Ecrin Yaren alıştı ama ben sanırım alışamadım. Her teneffüs yanına gitmemek için kendimi zor tutuyordum.  Ecrin in bu durumdan rahatsız olduğunu anlayınca gitmeleri seyrelttim.
      Okul başladıktan 4 hafta sonra izne ayrıldım. Bu durumda da acaba bu duruma nasıl alışacak korkularım yersiz çıktı ve kuzucuğum bensiz okula gitmeyi sorun yapmadı. Bu duruma da alıştı. Şimdi kriz oluşturabilecek tek durum kaldı. o da kardeşinin doğumu üzerine benim kardeşiyle evde durup onun tek başına okula gidecek olması... Önümüzdeki günlerde kafamdaki bu soruda yanıt bulacak. Umarım bu durumu da rahat atlatırız. 
       Bitanecik kuzuuum .... Hayatın boyunca devam edeceğin okullarda güzel an ve anılar biriktirirsin inşallah...  Güzel dostluklar, hatıralar edinirsin...  Örnek bir kişilik oluşturup, katlanarak artan başarılara imza atmanı, kişiliğine, bilgine ve becerine kattığın her şeyi önce kendine , sonra bize ve tüm insanlara faydalı bir şekilde kullanmanı diliyorum.  Seni çook seviyorum...



11 Ocak 2013 Cuma

ECRİN YAREN'LE TASARRUF VE HAYAT ÜZERİNE



            EcrinYaren kağıt kullanmayı çok seviyor. Çizmeyi, kesmeyi, boyamayı.....  Tabi bunları yaparken boşa giden kağıtları gözardı etmemesi için biraz kağıtların ağaçlardan yapıldığını, ağaçların öneminden felan bahsettim. Çok etkilendi çünkü duyarlı bir çocuk. Geçen gün yaptığı pudingleri kaselere koyup alüninyum folyo ile sararken :
     - Kızım yeteri kadar kullan fazlasını kullanma.
     -  Neden anne ALİFİNYUM FONYOlarda mı ağaçlardan yapılıyor?
     _ Hayır annecim paramıza yazık olur.
      - Ha anladım kağıt paralar ağaçtan yapılıyor değil mi?
     _  :)))))))))))))



             Bugün okulda tasarruf konusu işlenmiş getirdiği etkinliklerden anlaşılan.  Anne 'Su tasarrufu yapmalıyız ' gibi cümleler kurdu sürekli. Hatta dişlerimi fırçalarken musluğu bile kapattı. Sonra elektik tasarrufundan bahsetti . Bugün evimizde 1 sn bile boşa yanan lamba olmadı. Çok mutlu oldum tabi. Sonra babasına:
         _Baba elektirik neden oluşuyor biliyor musun? 
         _ Neden kızım?
         _ Sulardan oluşuyor.
         _ Nasıl yani?
          _ Büyük suların üzerine yapılan GARAJlardan oluşuyor.
         _ :))))))))



             Bir de bu aralar Japonya ya ve Japonlara karşı aşırı ilgili ve meraklı. O kadar ki arada bi açıp internetten açıp bilgi topluyorum hazırlıksız yakalanmamak için:)   İlginin sebebi çiğ balık yemeleri. Kuzeninden öğrenmiş ve çoook şaşırmış ve iğrenmiş.. Zannedersem psikolojilerini anlamaya çalışıyor:)))   
           'Anne Japonlar cips e ne derler,  Japonlar şöyle mi böyle mi derken son olarak sorduğu soru beni sınıfta bıraktı.

            _ Anne Japonya da direksiyon sağ tarafta mıdır sol tarafta mı?

           _  !!!!!!!!!!
 
   Tabi sonradan  araştırdım ve öğrendim. Bilen var mı nerededir?   :))



           

9 Aralık 2012 Pazar


 

                                   OYUNCAK HİKAYESİ

 
Bir varmış , bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde bir ülke varmış. O ülkede yaşayan Ecrin Yaren adlı bir prenses varmış. Bir gün bu prenses sarayın bahçesinde gezerken, ağlayan bir çocuk görmüş.

 

-         Neden ağlıyorsun , diye sormuş.

-         Beni saraya almadılar, senin yanına gelmek istedim.

-         Tamam benimle gelebilirsin , demiş prenses.

 

       Birlikte saraya gitmişler. Prensesin oyuncaklarıyla oynamaya başlamışlar.

      O sırada küçük kız:

 

-         Keşke benim de oyuncaklarım olsa , demiş.

-         Senin hiç oyuncağın yok mu,diye sormuş prenses.

-         Evet, yok, demiş küçük kız. Annemle babamın parası az olduğundan bana hiç oyuncak alamıyorlar.

 

Prenses buna çok üzülmüş. Her çocuğun oyuncağı oluyor sanıyormuş. Oysaki kendinin bir sürü oyuncağı varmış. Buna ramen annesi kraliçe Semra ve babası kral Mustafa ‘ ya sürekli oyuncak aldırıyormuş. Aldığı oyuncaklarla da sadece alındığı gün oynuyor ertesi gün başka bir oyuncak istiyormuş.

 

Sonra aklına ülkedeki diğer oyuncaksız çocuklar gelmiş. Bu duruma çok üzülmüş ve çok utanmış. Küçük kızla bir karar vermişler.

 

Ülkedeki bütün çocukların oyuncağı olması için çalışmalara başlamışlar. Buna ilk olarak Ecrin Yaren ‘in oyuncaklarından başlamışlar. Ecrin Yaren oyuncaklarının büyük bir kısmını oyuncaksız çocuklara dağıtmış. Geri kalanına ise kral ve kraliçe oyuncak almış. Böylece ülkede oyuncaksız çocuk kalmamış.

 

Prenses Ecrin Yaren de bundan sonra her gördüğü oyuncağı almamaya karar vermiş. Böylesi çok daha iyi olmuş. Herkes mutlu mesut yaşamış.

 

      

                                                                               Ecrin Yaren KOÇER


     Ecrin Yaren'in bu haftaki ödevi 'Aile Hikayesi'.   Ben sadece cümleleri düzenledim, Bir de sonuç bölümüne biraz müdahale ettim..  Ben çok beğendim.   Özellikle başlığı:)   Oyuncakla ilgili i,r başlık bulmalıyız dedim cevap gecikmedi 'OYUNCAK HİKAYESİ'

8 Aralık 2012 Cumartesi

5. DOĞUM GÜNÜ





 
 
 
5 KOCA YILI ARDIMIZDA BIRAKTIK.
Nasıl geçti, hangi ara yaşandı bilmiyorum. ^bugün biraz küçüklüğünden bahsettim. Bana 'anne bazen küçüklüğümü kıskanıyorum' dedin. Ne anlamalıyım bu cümleden gizlenmiş derin anlamları mı bulmalıyım yoksa çocukça bir söz deyip gülüp geçmeli miyim? bilmiyorum.
Bazen sen benim misin diye düşünüyorum. senin yaşlarımı dün gibi hatırlarken senin bana ait olman ...
 
Bu yıl çok büyüdüğünü fark ettim . Bir anda büyüdün sanki sihir gibi ... Daha olgunsun , daha güzel çiziyorsun, daha güzel konuşuyorsun, mantıklı düşünüyor mantıklı cevaplar veriyorsun. Ama hala yemek problemin var. Bugün büyük ısrarlar üzerine hiç yemediğin hatta tadını bile bilmediğin tavuktan bi parça verdim ağzına. tabi direk olarak değil çorbanın içinde bit kadar. 'anne bu mu dedin tavuk dilinle süzdüğün küçük taneyi. sonrada çorbanı ağzında bekletmeden yuttun tavukla karşılaşma korkusuyla:((   Bunu yanında patates dışında yediğin hiç bir sebze  de yok:( yiyeceklere karşı bi korkun var .  Bu noktada kocaman bir oooooffffffffffffff demek istiyorum....
 
Bu aralar çok güzel resimler çiziyorsun. rakamları biliyosun yatağını düzeltiyorsun , kendin kalkıp kahvaltını hazırlayıp yiyorsun , pijamalarını değiştiriyorsun,.....Öğrendiğin yeni kelimeleri başarıyla doğru yerlere yerleştiriyorsun. kelime dağarcığın inanılmaz geniş. ama toplum içinde zannımca dikkat çekmek adına çok kötü konuşuyorsun:))
 
4 yaşınla birlikte geride bıraktıkların bunlar.
 
Yeni yaşının sana mutluluklar getirmesini diliyorum kuzum. Seninle yaşlanmayı sevdiklerimizle birlikte büyümene yaşayacağın güzelliklere şahit olmayı diliyorum. Her anlamda hayırlı işler yapmanı , her yönünle iyi bir insan olmanı yürekten istiyorum . 
 Evimiz sıcak gülümsemenle şen kahkahalarınla şenlensin. Ve ben senin parlak fikirlerini dinlemekten yoruluyum:)  Uykun gelince sayamadığım anne demelerinle yor beni. Esprilerne güleyim. Başarılarınla mutlu olup başaramadığın anlarda elinden tutayım. Aslında nice dileklerim var şu an farkında olmadığım. Bu günleri aramak ümidiyle
 
 Seni çok ama çoooook seviyorum kıymetli inci tanem...
 

2 Haziran 2012 Cumartesi

ANNE OLMAK

   Başın çok ağrır ve yatmak istersin Ama yatamazsın ; Çocuğunun yemek yememiş ve aç olması...  Baş ağrısından daha da huzursuz eder seni....
   
    Çok yorgunsundur ama dinlenemezsin çocuğunun kötü vakit geçirmesi düşüncesi daha da yorar seni...

     Doya doya sevdiğin bişeyi yiyemezsin .. Keşke çocuğumda yese ünlemleri belirir beyninde...

     Çok sevdiği bişey geçerken yanından o yoksa için acır keşke görseydi diye....

     Onsuz harika doğa olaylarının keyfini çıkaramazsın yavrum olsaydı keşke diye....
  
    Bir ineğe, bir trene, bir koyuna , kuzuya, bir solucana, bir uçağa, bir tavuğa  bakarsın uzuuun uzun onsuzsan yavrum burda olsaydı da görseydi diye.....

     İstemsiz verdiğin tepki yüzünden uyurken ona bakar uyuyamazsın kırıldı mı acaba diye....

     Kimi zaman çocuklaşırsın komikleşirsin... Hastayken virüslerle kavga edersin ' Çıkın gidin kızımın vücudundan'  diye....

    O uyurken ya da yokken oyuncaklarını öksüz mutsuz sanırsın.....

    Sıkıntılıu dönemlerinde sabaha kadar uyumamana ramen  hiç uykun gelmez...

     Etraftaki bütün tehlikeleri farkedip   olaganüstü güvenlik önlemleri alırsın
 kılına zarar gelmesin diye...

      Kendine çok iyi bakar hasta olamaktan hiç olmadığı kadar korkarsın yavrumla belki ilgilenemem diye...

     Tezatlıklar oluşur hayatında ..Küçücük bir damla göz yaşı yakar yüreğini....Ya da sıcacık bir gülümseme serinletir yüreğini....

   
    Bazen yaşam bağındır seni hayata sımsıkı bağlayıp kopmanı engelleyen.....

    Bazen de bir bütün olabilme nedenin....

    Yatma saatin, kalkma saatin, yemek yeme saatindir.. Hatta bazen yemek menündür...

     Bütün bunlara ramen hayatından çok memnun olmaktır, aksini düşünememektir ANNE OLMAK...


    Kıymetini, değerini bilen için,  Çocukla taçlanıp , şereflendirilmektir ANNE OLMAK... 


  
  .