14 Eylül 2011 Çarşamba

ECRİN YAREN GEMEREK TE





       Ne zamandır mutfaktaki çay kokusundan nedendir bilmem çocukluğum yaz tatillerine gidiyordum. Sivas ın ilçesi Gemerek te ki telaşlı sabahlara , kahvaltılara...   Çocukken Gemerek e gittiğimiz zamanlar hep o kokuyla uyanırdım. Çay kokusu sandığım koku büyüyünce anladım ki çay kokusu değil, ama demliğin kokusu mu yoksa ocağın kokusu mu hala muallaktayım... Beni bir çalar saat edasıyla uyandıran bu kokuya birde rahmetli anneannemin yaptığı tandır ekmekleri eklenirdi... sabahın erken saatlerinde kalkıp yapılan ekmekler peynirliler eve taşınmak üzere bizi tandırda beklerlerdi. Bizde daha pijamalarımızı çıkarmadan ellerimiz yana yana ekmekleri eve taşıyıp bi güzel sererdik. Sonra domatesinden peynirine ev mamülü kalabalık bir aile kahvaltısı taçlandırırdı günümüzü..  Kümeste bahçede yumurta aramalarımız, bahçeden çilek yaprakları arasında olgunlaşmış çilek bulma çabalarımız, ağaçları sulamalarımız.... Ne güzel günlerdi... Bunları düşündükçe kendi çapımız dahilinde Kızıma sağladığımızı  sandımız imkanlar gözümde küçüldükçe küçülüyor. Dışarıdan bi çok insanın şanslı diye düşüneceği kızıma 'zavallı' diyorum. sanal bir dünya da yaşıyor. Bahçesiz çiçeksiz meyvesiz börsüz böceksiz.. Geçen gün annemler Gerek e gidince bizde Ecrin için iyi olur düşüncesiyle arkalarından gittik. Çokta iyi oldu. Doyasıya oynadı elektiriğnğ boşalttı. Zaman çok kısaydı ama hiçten uzundu. 
      Her evin bir kokusu olur ya anneannem ve dedeminde evlerinin bir kokusu olurdu. Özlediğim o kokuyu solurum diye gittiğim evde o kokuyu soluyamadım. Sanırım anneannem ve dedem evden dünya dan çıkarken o çok sevdiğim kokuyuda beraberlerinde götürmüşler... Üzüldüm...
       Fotoğraf makinesini götürmeyi unuttuğum için kendime çoook kızıyrum .Neyseki telefonum vardı.








1 yorum: